“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Zamanın bütün zenginliklerine ve Osmanlı İmparatorluğunun tahtına sahip olan Kanuni Sultan Süleyman; sağlığın elde edilen tüm nimet ve zenginliklerden daha üstün olduğu çok anlamlı bir biçimde bu şiirle dile getirmiştir.Gerçekten de sağlık mutlu bir hayatın parçasıdır.
Hastalık ve sağlık kavramları kültürlere bağlıdır. Bir yöredetoplumun çoğunda bağırsak paraziti varsabu durum hastalıktan sayılmayabilir.Sigara içen biri kişiöksürüğünü sigaraya bağlayıp gerçek nedeninin bir başka şey olabileceğini dahi düşünmeyebilir.Çocuğu ishal olan bir annetüm çocuklar ishal oluyor düşüncesiyle bu durumu hastalıktan saymayabilir.Bir sakatlık olarak bilinen ve kundak yapılan çocuklarda çok görülen doğuştan kalça eklemi çıkığı Navajo yerlilerinde çok yaygın olduğundan hastalık olarak kabul edilmez.
Eskiler bazı köylerde belli bir yaştan sonra trahoma bağlı körlüklerin kaçınılmaz bir durum olduğuna inanıldığınıancak devletin etkin trahom mücadelesi ile körlüğün kaçınılmaz bir olay olmadığını anladıklarını belirtirler.Ayrıca pek çok kişi hasta veya yakınması olmadığı zaman kendisini sağlıklı kabul eder.
Hastalık ve sağlık kavramları kültüre bağlı olmasına rağmeninsan her yerde insandır ve bu nedenle sağlığının bir evrensel tanımı olmalıdır.Dünya Sağlık Örgütü sağlığı şöyle tanımlanmaktadır:”Sağlıkyalnızca hasta veya sakat olmamak değil bedenenruhen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halidir.”Bu tanım artık bütün dünya ülkelerinde kabul edilen bir tanımdır.O haldekişinin tam sağlıklı olabilmesi için bedenen hasta veya sakat olmaması yetmemektedir.Bu kişinin aynı zamanda ruhen de dengeli olmasısosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olması gerekmektedir.İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri de sosyal bir varlık oluşudur. Yaşamımızın her anında çevremize ki kişilerle ve olaylarla ilgili ve kaşıklıklı bir etkileşim içinde bulunuruz.Bu olayların sağlığımızı etkilediği bir gerçektir.Öyle kitoplum hayatının etkileri sonucu oluşan bazı hastalıklar için sosyal hastalıklar deyimi kullanılmaktadır.
Verem hastalığı bunlardan biridir. Bu hastalığıntoplumun ekonomik olarak düşük düzeydekiyoksulçok çocuklueğitimsiz ve bozuk bir çevrede yaşayan ailelerde daha fazla görüldüğü bilinmektedir.Bir başka deyişle yoksullukeğitimsizlik gibi sosyal olgularverem hastalığının temelinde yatan olaylardır.Aynı şekilde yetersiz beslenmedegelişme geriliğindebulaşıcı hastalıklara yakalanmada kazaların oluşmasındahatta doğuştan sakatlıkların ortaya çıkmasında sosyal ve kültürel faktörlerin payı vardır.Özetle sağlık sosyal bir olaydır. aynı zamanda.Bu nedenlesağlık olaylarından ve sağlıklı olmak için yapılması gereken çabalardan söz ederken;sağlığı etkileyen biyolojik ve fiziksel nedenlerin yanı sıra sosyal olayların da göz önünde bulundurmak zorundayız. İnsanı anlayabilmekhastalık ve sağlığını değerlendirebilmek için onu çevresi ile bir bütün olarak kavrayabilmek ve insanla çevresi arasındaki etkileşimi anlamak gerekir.İnsanın çevresini incelemeyi kolaylaştırmak içinçevresel etmenleri;biyolojik fizik ve sosyal çevre olmak üzere üçe ayırabiliriz.Bu etmenler ve insan sürekli bir etkileşim halindedir.Etkileşim;yalnız insan ve çevresel etkenler arasında değil aynı zamanda bu etkenler arasında da vardır.Bu etkileşme ağı içinde insanı bir bütün olarak görmek gerekir.Bunu bir saatin çeşitli parçalarını ve nasıl işlediğini bilmekonu bir sakat olarak görmemizi engellemediği gibi insan ve çevresindeki etmenleri ayrı ayrı görüp bilmemizbütünü düşünmemiz ve görmemizi engellemediği gibi insan ve çevre- sindeki etmenleri ayrı ayrı görüp bilmemizbütünü düşünmemiz ve görmemize engel olmamalıdır.
İlkçağlarda hastalıkların;kötü ruhlarcinler ve periler veya niyetlerin bakışlarından(nazar) meydana geldiğine inanılırdı.Bilimsel gelişmenin emekleme döneminde olan insanlar;karşılaştıkları sağlık sorunlarınısihirmuskamavi boncukbüyü gibi araç ve uygulamalarla çözmeye çalışıyorlardı.Salgınlar gibi toplumsal felaketlerde tapınaklara doluşurayin yapılıyorbüyücülere koşuyorlardı. Ne yazık ki günümüzde de bu gibi ilkel yaklaşımların kalıntıları eğitim düzeyi düşük kişiler arasında sürüp gidebilmektedir.
Daha sonra bazı temel besin maddelerinin eksikliğinin önemli sağlık sorunlarına yol açtığı anlaşıldı.Daha önce lanetlenmiş gemilerde çıktığı sanılan skorbüt hastalığınınsadece kuru ve konserve veya salamura yiyecek yenilmesinden kaynaklandığı anlaşıldı.Skorbütün C vitamini eksikliğinden meydana gelen bir hastalık olduğu ortaya çıktıktan sonra sorunlar daha kolay çözümlendi. Bunu mikropların bulunuşu izlendi.Bir çok hastalığın sebebi mikroplardı.Daha sonra mikropların neden olduğu hastalıkların büyük çoğundan bağışıkla ma ile korunabilmenin mümkün olduğu ortaya çıktı. Sanayileşme;çevre kirliliğihava kirliliği ve kimyasal atık sorununu birlikte getirdi.Artık çevre olayları daha geniş anlamda bir sağlık sorunu yaratıyordu. Sorunların çözümü için insanı çevresi ile bir bütün olarak ele almak gerekliydi.
Günümüzde en önemli hastalıkların nadir veya tedavisi güç hastalıklar değilbir toplumda en çok görülenen çok sakat bırakan ve en çok öldüren hastalıklar olduğu anlaşılmıştır.Kişi ve toplumların sağlık düzeyinisosyal ve ekonomik nedenler belirler;bunlar fizikbiyolojik ve diğer çevre faktörleri değil küçük toplumsal birim olan aileden başlayarak bütün toplumun sorunudur.
Sağlıkla ilgili harcamalar bir masraf değilinsan gücü yatırımıdır.Hastalanan ve ölen kişiler toplum için kayıptır.Toplumların en önemli zenginliği sağlıklı ve iyi yetişmiş insan gücüdür.Sağlık harcamaları bir yatırımdır.Çünkü üretim ve katkı gücü yüksek bir insan gücü yaratmayı amaçlar.